Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT), yüzlerce klinik çalışma ile birçok farklı rahatsızlık için etkinliği kanıtlanan bir psikoterapi ekolüdür. BDT, işlevsiz düşünceleri ve kök salmış inançları fark etmeye ve onları dönüştürmeye odaklanır.
BİLİŞSEL DAVRANIŞÇI TERAPİ NEDİR?
Bilişsel Davranışçı Terapi, Aaron Beck tarafından geliştirilen ve bilimsel araştırmalarla desteklenen bir psikoterapi yöntemidir. Konuşmaya dayalı olan bu tedavi yönteminde amaç, yaşanan probleme etki eden işlevsiz düşüncelerin saptanması ve değiştirilmesidir. BDT, bugün dünyada tek başına ya da diğer tedavi yöntemlerle birlikte birçok ruhsal sorunun tedavisinde yaygın olarak kullanılmaktadır. Düşünce duygu ve davranış üzerine odaklanılan bu terapi yönteminde ev ödevleri verilir. Ev ödevlerinde daha çok bireyin düşüncelerinin oluşturduğu duygu ve davranışlar üzerinde durulur. Birçok rahatsız edici düşünce verilen ödevler ile açığa çıkarttırılır.
Diğer terapi yöntemlerinden farkı olarak tedavi uygulamaları süreç ve içerik olarak yapılandırılmıştır. Danışana terapi sürecinden sonra yaşamında karşılaştığı zorlukların üstesinden gelebilmesine yardımcı olacak beceriler öğretir.
BDT Terapötik işbirliğini gerektirir. Danışanla işbirliği ve aktif katılımı vurgular, hedefli ve sorun odaklıdır. Geçmişten ziyade bugünü vurgular. Eğiticidir, danışanın kendi kendinin terapisti olması için eğitir ve sorunun yinelenmesinin engellenmesini vurgular. Seanslar yapılandırılmıştır. Her seansta gündem belirlenir. Gündemin amacı seans gününde konuşulacak olan konunun kişinin ihtiyaç durumuna göre belirlenmesidir.
Danışanlar kendilerine zarar veren düşüncelerin ve inançlarının farkına varırlar. Daha sonra bunları daha işlevsel düşünce ve inançlarla değiştirmeyi öğrenirler.
Düşünceyi, duygu durumu ve davranışı değiştirmek için seans aralarında danışanın belirli ödevleri-çalışmaları tamamlamasını bekler.
BİLİŞSEL DAVRANIŞÇI TERAPİNİN ÇALIŞMA ALANLARI
Bilişsel Davranışçı Terapi’nin etkinliğinin değerlendirildiği çalışmalar, anksiyete bozukluklarında, yeme bozukluklarında, öfke kontrolü problemlerinde, streste ve depresyonda tedaviye cevap oranının oldukça yüksek olduğunu göstermektedir.
BİLİŞSEL DAVRANIŞÇI TERAPİNİN SÜRESİ NE KADARDIR?
Terapi süresine danışan ve terapist birlikte karar verir. 2-3 seanstan sonra tedavi süresinin ne kadar süreceği ortaya çıkmış olur. Bazı danışanlar için 6-10 seans yeterli olabilir. Bazı danışanlarda daha fazla seansa ihtiyaç duyulabilir. Genellikle haftada bir ya da on günde bir sıklıkla devam eden seanlarla ile terapiye başlanır. Danışan kendini iyi hissetmeye başladığı zaman görüşmelerin sıklığı azaltılabilir.
ACT çalışmalarında psikolojik esnekliği geliştirmek için altı süreç üzerine pratik yapılır. Bu altı süreç; mindfulness, kabul, ayrışma, değerler, değer odaklı eylem ve gözlemleyen benliktir. Altı süreç birlikte uygulandığında yaşamaya değer bir hayatın yapı taşlarını oluştururlar.
Steve Hayes, A Liberated Mind adlı kitabında psikolojik esnekliği şöyle tanımlıyor:
Hissettiklerimize ve aklımızdan geçenlere karşı yargılamadan açık olma becerisi, şimdiki anda deneyimlenenlere gönüllü olarak katılma, yaşamda sizin için önemli olan yönlere doğru hareket etme ve değerlerinize ve özlem duyduğunuz şeylere göre yaşamınızda alışkanlıklar oluşturma becerisi.
Şimdi ve burada olan hem içsel hem de dışsal deneyimleri yargılamadan ve değiştirmeye çalışmadan oldukları gibi var olmalarına izin verme becerisidir. Mindfulness pratikleri anlamlı bir hayat inşa etmek için tek kontrolünüzde olan “şimdi ve burada” ile temas etmeyi sağlar. Yeni bir deneyime açık hale gelmek ve o anda olan biteni olduğu gibi fark etmek için mindfulness pratikleri bize yardımcı olur. Amaç yaşamda kaçınılmaz olan stresten veya zorlu duygulardan kaçmak değil, onlarla daha etkili bir şekilde başa çıkabilmek için tek kontrolümüzde olan an olan şimdiki ona dikkati getirmektir.
Ayrışma pratikleri düşüncelerin davranışlar üzerindeki egemenliğini zayıflatır. Zihnimiz düşünceleri tıpki bir zaman makinesi gibi kullanarak bizi geleceğe ya da geçmişe götürebilir. Zorlu düşüncelere takılıp gitmeden şimdi ve burada olandan düşünceler aracılığıyla uzaklaşırız. Örneğin “İyi olmadığımı düşünüyorum” düşüncesine kapılıp gittimizde bu düşünce bize mutlak doğru gibi görünür. Ayrışma pratikleri ile kendi düşüncelerimizin doğruluğuna veya işe yararlılığına şüpheyle bakmamızı sağlar. Düşünceleri mutlak doğrular değil sadece birer düşünce olarak görme süreci olarak özetlenebilir.
ACT’de kabul, duyguları kontrol etmeye çalışmak yerine tüm deneyime istekli olmak anlamına gelir. Pasif bir boyun eğme hali değildir. Yaşamda kaçınılmaz olan zorlu duygulara karşı verdiğimiz sonuçsuz mücadeleyi bırakıp, enerjimizi kontrolümüzde olanlara yöneltmeye yardımcı olur. Örneğin “Çok kaygılıyım asla yapamam” düşüncesine kapılıp gittiğimizde davranışlarımız hissettiğimiz kaygıyı kontrol etmeye yönelik şekillenir. Kaygı duyacağımız her deneyimden kaçınmaya başlarız. Erteleleme, vazgeçme gibi kontrol davranışları bizi istemediğimiz duygudan kısa süreli korur. Ancak uzun vadede bu kontrol davranışı yaşamda asıl sorun hale gelir. Çünkü yaşamda anlamlı olan ve değer verdiğimiz çoğu şeyi kaygı duymadan yapmak çok da mümkün değildir. Kabul pratikleri deneyimsel kaçınmaya bir alternatif sunar.
Nasıl bir insan olmak istediğinize dair kalbinizin en derininden gelen arzulardır. Kendinize, başkalarına ve içinde yaşadığınız dünyaya nasıl davranmak istediğinizi belirlerler. Gitmek istediğiniz yeri gösteren bir pusula gibidir. Örneğin dürüstlük, nezaket, açık fikirlilik, cömertlik veya macera gibi değerler yönünde hareket edebilirsiniz. Hayatta nasıl biri olmamız gerektiğine dair genellikle başkalarının veya toplumun beklentilerine göre şekillenen birçok beklenti vardır. Değerler farklıdır. Bizim yapmayı seçtiğimiz şeylerdir.
Değerlerimizle tutarlı davranışlara hayatımızda ne kadar yer verdiğimiz ile ilgilidir. Sizi değerlerinize yaklaştıracak, günlük hayatınızda yapabileceğiniz eylemlerdir. Değerlerin günlük yaşama geçirilmesini sağlayan büyük ya da küçük her adımdır.
Kendiniz ve başkaları hakkında sahip olduğunuz hikayelerden bir geri adım atma ve onları farklı bir perspektiften görmek için sabit bir kendindelik hissi ile bağ kurma becerisidir. Deneyimlerimize farklı bir perspektiften bakabilmeyi sağlar. Gözlemleyen benlik gökyüzüne benzer. Hava koşulları nasıl olursa olsun her zaman mevcut olan benliğimizdir. Kendimiz ve başkaları hakkında sahip olduğumuz hikayelerden bir geri adım atmak ve onlara farklı bir perspektiften bakmak için sabit bir kendindelik hissi ile bağ kurma becerisidir.
Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT), yüzlerce klinik çalışma ile birçok farklı rahatsızlık için etkinliği kanıtlanan bir psikoterapi ekolüdür.